İçeriğe atla

Ozonun Etkileri

Ozonun Etkileri
Ümit Aktaş
Ümit Aktaş|
Ozonun Etkileri

Ozon, yaşamımızı sürdürmek için hayatımızın her anında bize gerekli olan oksijen molekülünün üç atomlu halidir. Tıbbi oksijen olarak da bilinen bu molekülün sağlık üstündeki olumlu etkileri uzun zamandır biliniyor. İlk defa 1840 yılında keşfedilen ozon molekülünün, tıp alanında ilk olarak kullanılması bundan 16 sene sonra 1854’te gerçekleşiyor. O yıllarda sadece ameliyat odalarının ve tıbbi aletlerin sterilize edilmesinde kullanılan ozon molekülünün, ciddi hastalıkların tedavisinde kullanılabileceği fikri ilk olarak 1934’te, Alman bir doktor olan Otto Warburg ortaya atıldı.

Kanser üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Warburg, kanser hücresinin oksijensiz (anaerobik) ortamda yaşadığını keşfederek, iki kez Nobel Tıp Ödülü’ne layık görülmüş tek isimdir. Bu önemli bilim insanı, keşfinden yola çıkarak ancak oksijensiz bir ortamda hayatta kalabilen kanser hücresini yok etmek üzere araştırmalar yapmaya başladı. Bu araştırmalar sonucunda da ozon terapiyi geliştirdi. 1934 yılından bu yana, ozon terapi ile ilgili pek çok tıbbi çalışma yapılmış ve kanserden diyabete ve bağışıklık sistemi hastalıklarına kadar birçok farklı kullanım alanı keşfedilmiş, birçok sağlık sorununda etkili olduğu anlaşılmıştır.

Zayıflamadaki etkileri

Zayıflamada etkili olan ozon, tüm hücrelerdeki oksijen seviyesini yükselterek, metabolizmayı hızlandırır. Daha hızlı bir metabolizma ise yağ yakımından enerji üretimine kadar tüm hücresel fonksiyonların daha etkin bir şekilde çalışması anlamına geliyor.

Zayıflamaya yardımcı ozon tedavisi tiroid bezinin çalışmasını da hızlandırır. Bu özelliği sayesinde ozon terapi, tiroid bezinin yeteri miktarda tiroid hormonu üretememesi nedeniyle oluşan hipotiroidi tedavisinde de etkili olduğu biliniyor. Hipotiroidi hakkında bilinmesi gereken şeylerden biri de, kilo vermeyi zorlaştıran, hatta neredeyse imkânsız kılan bir sağlık sorunu olduğudur. Ozon terapi, hipotiroidi hastalarında tiroid bezinin fonksiyonlarını düzenleyerek kilo vermeye yardımcı olur.

Ozon tedavisinin bir diğer özelliği de pankreasta bulunan insülin üretiminden sorumlu β hücrelerindeki tahribatı onarmasıdır. Bu özelliği sayesinde Tip 2 diyabet hastalığının tedavisinde de ozon terapisinin önemli bir yeri vardır. Ozon tedavisi, yine aynı mekanizma ile etki ederek, hastanın kilo vermesini önleyen insülin direncini kırarak zayıflamasına yardımcı olur.

Ozonterapi, depresyon tedavisinde de etkilidir. Mutluluk hormonu olarak da bilinen serotonin eksikliği, depresyonu tetikler ve vücudun stresle baş etme mekanizmalarını sekteye uğratır. Ozon terapi, vücuttaki serotonin üretimini artırarak depresyon ve depresyona bağlı kilo artışı gibi semptomlarla savaşır.

Dolaşım sistemi üzerindeki etkileri

Ozon, kan damarlarını genişletir, kanı sulandırır ve damarları tıkayan plakları eritir. Bu özellikleri sayesinde ozon terapi, yüksek tansiyon, damar hastalıkları, kangren (Burger hastalığı) ve şeker hastalarında görülen diyabetik ayak yaraları gibi hastalıkların tedavisinde de başarıyla uygulanır.

Bağışıklık sistemi üzerindeki etkileri

Ozonterapi, bağışıklık sistemi üzerinde dengeleyici (adaptojen) etkiye sahiptir. Hastalıklara karşı vücudun direncini artırdığı gibi, bağışıklık sisteminin aşırı ve yanlış reaksiyonlarından kaynaklanan otoimmün hastalıkların tedavisinde de kullanılır. Ozon terapi, sedef hastalığı, bağışıklık sisteminin eklemlere saldırması sonucu ortaya çıkan romatoid artrit, otoimmün bir tiroid bezi hastalığı Hashimato gibi hastalıkların tedavisinde de etkilidir.

Ozon son derece güçlü bir anti-bakteriyeldir

Ozonun bir diğer özelliği de bilinen tüm bakteri, mantar ve virüsleri yok edebilmesidir. II. Dünya Savaşı’nda yaraların dezenfekte edilmesi için kullanılan bu molekül, enfeksiyona bağlı hastalıkların tedavisinde, ameliyathane, hazır gıda ve havuz sterilizasyonunda kullanılır. Klordan 3.000 kat daha güçlü olmasına rağmen, klorun aksine hiçbir atık madde bırakmadığı için sağlık üstünde olumsuz herhangi bir etkisi yoktur.

Ozonterapisinin anti-aging ve detoks etkisi

Ozonterapi, bilinen en kuvvetli anti-aging tedavilerden biridir. Hücre bazında serbest oksijen radikallerinin yarattığı hasarı engeller ve tamir eder, antioksidanların etkinliğini arttırır. Kanın oksijen taşıma kapasitesini de artırması cilt de dâhil olmak üzere tüm organların ihtiyacı olan besinlerden daha etkin bir şekilde faydalanabilmesi anlamına geliyor. Ayrıca vücutta biriken toksinlerin atılmasını sağlayarak vücutta detoks etkisi yaratır. Bu anlamda da yaşlanma belirtileriyle savaşır. Unutmayın sistemde ne kadar az toksik madde varsa, o kadar az serbest radikal oluşur. Bu da yaşlanmayı hücresel anlamda durdurmanın en etkin yoludur.

Bloga dön